IsLami FoRuM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

IsLami FoRuM

ÝsLaMi PaYLaÞýM PLaTFoRmU
 
AnasayfaLatest imagesAramaGiriþ yapKayýt Ol

 

 Tasavvuf Ýslam ve Kuran

Aþaða gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Tasavvuf Ýslam ve Kuran Empty
MesajKonu: Tasavvuf Ýslam ve Kuran   Tasavvuf Ýslam ve Kuran Icon_minitimeCuma Aðus. 08 2008, 13:38

Tasavvuf Ýslam ve Kuran


KUR'AN-I KERÝM'DEKÝ ÝSLAM,
SAHABENÝN YAÞADIGI ÝSLAMDIR.

ÝSLAM NEDiR?


Tasavvuf dedigimiz zaman bu kelimenin asli anlaminin 14 asir evvel yasanan Kur'an-i Kerim'deki islam oldugunu bileceksiniz. Bundan 14 asir evvel Peygamber Efendimiz (S.A.V)'le butun sahabe Kur'an-i Kerim'deki islami yasadilar. iste o islam, tasavvuftur.

Gercekten sonucuna bakarsaniz islami yasamak, tasavvufu yasamak insani islam kelimesinin muhtevasindaki asil unsura goturur. Allah'a teslim olmaya. Teslim olmak, uc kademeli bir olaydir. once ruhun teslimi, sonra fizik vucudun (vechin) teslimi, sonra da nefsin teslimi soz konusudur.

Bu gun dunyanin hicbir yerinde buyuk insan kitleleri islami yasamiyor. Teslim diye bir keyfiyetin farkinda bile degiller. islamin 5 tane sartinin yerine getirilmesiyle insanlarin islami yasadigi zannedilmekte. islamin 5 tane sarti, yani namaz, oruc, hac, zekat ve kelime-i sehadet... Bunlarin bu gun anladigimiz manada tatbikatiyla hic kimse teslime ulasamaz.

Teslimin ne olduguna baktiginiz zaman bunun, islam kelimesinin muhtevasi oldugunu goruyorsunuz. oyleyse hic kimse, islamin 5 tane sartini sadece bu gunku anlamiyla tatbik ederse ruhunu Allah'a ulastiramaz (teslim edemez). Fizik vucudunu Allah'a teslim edemez. Nefsini Allah'a teslim etmesi de hicbir zaman mumkun degildir.

Oysaki islamin yasanmasi, her seyden ama her seyden evvel, bir tabiiyet muessesesi'dir. Mutlaka mursidinize ulasacaksiniz ve ona tabi olacaksiniz. Bundan 14 asir evvel sahabenin Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e tabi oldugu gibi. Yetmez, Hz. Ebubekir'e tabi olmasi gibi, Hz. omer'e, Hz. Osman'a, Hz. Ali'ye tabi olmasi gibi. O da yetmez. Tabiinin sahabeye tabi olmasi gibi. Tabiinden sonra gelenlerin, tabiine tabi olmasi gibi. Zamanimiza kadar ulasan zincirin butun halkalari tamamlanmis bir tabiiyet muessesesi. iste islamin temelinde, islamin kokeninde bu vardir. tabiiyet.

islam kelimesi "slm" kokunden geliyor. Sin, lam ve mim. Seleme. Bunun birincil anlami teslimdir. Bu kokten gelen asli kelime, teslimdir. Allah'a 3 vucuduyla teslim olmadan hic kimse teslim olamaz. Teslim olmak, islam olmak demektir. islamin ikinci anlami, selam veya selamet kelimesinde ifadesini bulan bir sulh ve sukû n halidir. Bir insan ic aleminde de, dis aleminde de (yani baskalariyla olan iliskilerinde de), Allah ile olan iliskilerinde de sulh ve sukû n haline girmedikce, kavgayi bitirmedikce, o kisi selamete ulasamaz. Sulh ve sukû na ulasamaz. Sulh ve sukû na ulasamazsa, islamin ikinci sarti gerceklesemez.

oyleyse 14 asir evvele baktigimiz zaman onlar Kur'an-i Kerim'de farz kilinan bu esaslara riayet etmislerdi. Demek ki islam dedigimiz zaman birincil anlami, bunun temel anlami, koklu anlami, tamamina yakin anlami: Teslimdir. Bir insan, Allah'a teslim olmadikca islam olamaz.

Tabii biz Allah'a gore islamdan bahsediyoruz. insanlar bir islam anne-babadan dogduklari andan itibaren islam standartlarinda kabul edilirler. oldukleri zaman da islami usullere gore defnedilirler. Biz insanlar, icinde yasadigimiz camia islam camiasi oldugu icin, herkes bize gore, insanlara gore islam standartlarinda oldugu icin, herkesi islam kabul ediyoruz. Ama Allah'a gore islam olmak bu degil.

Allah'a gore islam olmak, 28 tane basamagin 27 tanesini asmakla mumkundur. Son basamaga ulasmakla mumkundur. Allah'a teslim olmakla mumkun ve gecerlidir. oyleyse 14 asir geriye baktigimiz zaman onlar bunu yapmislar mi? Evet, butun sahabe, basta Peygamber Efendimiz (S.A.V) olmak uzere, butun sahabe Allah'a uc cesetleriyle birlikte teslim olmuslardi. Hepsi islam serefine nail olmuslardi.

iste Allah'in, butun insanlari ulastirmak hedefi bu. islam olma. Mutlak bir saadete ulasma.

14 asir evvel sahabe bunlari yasiyor. Ve sualimiz: 14 asir sonra bu gun, acaba neden islam yasanmiyor? Kur'an-i Kerim mi degisti? Asla! Hicr Sû resinin 9. ayet-i kerimesinde Allahû Teala diyorki: "Bu kitabi biz indirdik, onun muhafizi biziz." Kur'an-i Kerim'in bir damlasina bile, bir noktasina bile, bir kelimesine bile, bir harfine bile dokunamayan iblis, yapacagini yapmistir. Daha evvelki kitaplari degistiren iblis, Kur'an-i Kerim'i degistiremeyince, Kur'an-i Kerim'in aslini degistiremeyince, tatbikatini degistirmeyi basarmis. Ve 14 asir sonra, ne yazik ki islamin tatbikatinda artik sahabenin yasadigi islamin esaslarina rastlamak mumkun degil. Sadece islamin 5 tane sarti kalmis geriye.

iste Allahû Teala'nin verdigi gorev, uc tane cesedimizi birden, onlarin hepsini muhatap almasina ragmen, 14 asir sonra yalniz fizik vucudumuzun birtakim gorevleri kalmis ortada. Mesela Allahû Teala, daimi zikri farz kiliyor. Ama fizik vucudumuzun gorevleri arasinda ona rastlayamiyoruz. Bize ogretilen islam ilmihalinde bu yok. Zikrin, (daimi zikrin degil) zikrin bile farziyetine dair bir hukum bulmak mumkun degil.


TASAVVUF NEDiR?

Tasavvuf dedigimiz zaman, bircok insan bunun bir luks oldugunu zannediyor. Tasavvuf dedigimiz zaman, bircok insan bunun bir fantezi oldugunu zannediyor. islamin 5 sartiyla insanlarin kurtulusa ulasabilecekleri iddia ediliyor. Hem de en yetkili makamlardan. Hatta, "Mursid diye bir sey yoktur, sakin bir murside tabi olup da budalalik etmeyin" gibi birtakim sozler, dini unsurlarin en ust noktalarindan, dini ogretmekle vazifeli olan kurumlarin en ust noktalarindan insanlara iletilir olmus.

Tasavvuf bundan 14 asir evvel Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in ve sahabenin yasadigi islamdir. Bu gun dunya uzerinde yasanmayan islam. Sadece birtakim tasavvuf gruplarinda yasanabilen islam. islamin esasidir, aslidir, Kur'an-i Kerim'deki islamdir.

Kur'an-i Kerim'de yeminler var, sahabe bu yeminleri yerine getirmis. Kur'an-i Kerim'de, insani dunya saadetine ulastiracak olan uc tane farz var. Sahabe, bunlarin hepsini yerine getirmis, hepsi teslime ulasmislar, gercek islam olmuslar ve hem cennet saadetinin hem dunya saadetinin, sahibi olmuslar. Onlarin cennetle mujdelendigini Allahû Teala acik acik soyluyor, Araf 157: "O ummi, Nebi, Resû le tabi olanlar... Felaha erdiler" diyor. Butun sahabe felaha ermis, cennet saadetiyle mujdelenmis. Ve butun sahabenin dunya saadetine ulastigi da kesin. cunku o devre Asr-i Saadet diyoruz. Saadet devri, diyoruz.

oyleyse simdi tasavvufun muhtevasina girelim. Nedir tasavvufun muhtevasi? Birincisi cennet saadeti, ikincisi dunya saadeti. iste islam, kalin cizgilerle bu cercevenin icindedir.

oyleyse hepimiz Kur'an-i Kerim'deki emirleri yerine getirmek mecburiyetindeyiz. Bundan 14 asir evvel sahabenin yerine getirdigi yeminleri yerine getirmek mecburiyetindeyiz. Dini ogretmekle vazifeli olanlar bunlari bilmeseler de, "bunlar farz degildir" deseler de, hatta "yapmayin" deseler de Allah'in emrettigi seyler asildir.



ALLAH'A VERDIGIMiZ UC YEMiN

oyleyse Allahû Teala ne yapmistir. Araf 172'den baslayalim. Allahû Teala, ezelde hepimizi biraraya toplamis. Diyor ki "Biz butun insanlarin sirtlarindan onlarin zurriyetlerini cikardik da, onlarin hepsine birden dedik ki Elestu birabbukum? Ben sizin Rabbiniz degil miyim? Kalû bela "Dediler ki, evet". Hepimiz AlIahû Teala’ya "evet" demisiz. "Sen bizim Rabbimizsin."

Bundan sonra Allahû Teala Maide Sû resinin 7. ayet-i kerimesinde nefslerimize hitap etmis, yemin istemis; tezkiye olacaklarina dair. Yani nefsin kalbindeki karanliklari olusturan afetlerin, uzerlerine Allah'in nurlarini davet ederek, o nurlarla kalbi kaplamayi hedef alan bir sistem. Kalbi temizlemeyi, nefsin kalbini temizlemeyi hedef alan bir sistem. Eger Allah'in nurlari, nefsinizin kalbindeki karanliklarin yarisini asabilirse, tezkiye oldunuz, Allah'a verdiginiz YEMiN'inizi, nefsinizi tezkiye etmek yeminini yerine getirdiniz.

Sonra ne yapmis Allahû Teala? Ruhlarimizdan MiSAK almis. Biz olmeden evvel, ruhumuzun Sirat-i Mustakim uzerinden yedi katlik bir yolculugu gerceklestirmesi, yokluga gecisi, Adem'e gecisi ve orada Allah'in zatina ulasmasi, Allah'in zatinin ruhumuza meab olmasi, siginak olmasi.

Sonra ucuncu yemini istemis bizden. Fizik vucudumuzun AHD'i. Fizik vucudumuzun da seytana kul olmaktan kurtulup, Allah'a kul olmasini istiyor Allahû Teala. Bunu da uzerimize farz kilmis. Maide Sû resinin 7. ayet-i kerimesinde.

iste boylece biz insanlar, ilk sorumlulugun altina giriyoruz. uc yeminimiz birden uzerimize farz kiliniyor. Demek ki Allahû Teala ezelde hepimizi huzurunda toplamis, sonra bizlere hitap etmis: "Ey nefsler, bana YEMiN vereceksiniz" demis. "Ey ruhlar, bana MiSAK vereceksiniz" demis. "Ey fizik vucutlar bana AHD vereceksiniz" demis. Sonra da sormus: "Sozlerimi isittiniz mi?" diye. Hepimiz: "isittik" demisiz. Arkadan Allahû Teala, bizden yeminleri almis ve yeniden de sormus: "itaat ettiniz mi?" "itaat ettik" demisiz. Ve butun yeminler, uc yeminimiz birden hepimizin uzerine farz kilinmis.



YEMINLERIMIZI KENDI KENDIMIZE

GERCEKLESTIREBILIR MIYIZ?

iste bu farzlarin yerine getirilmesi soz konusu. Bir insanin kendi basina bu farzlari yerine getiremedigini goruyoruz. Nisa Sû resinin 49. ayet-i kerimesinde Allahû Teala diyor ki:

"Habibim, o nefslerini tezkiye ettiklerini soyleyenleri gormuyor musun? Hayir, oyle degil." (Yani hic kimse "ben nefsimi tezkiye ettim" demekle, tezkiye etmis olmaz). Ancak Allah dilediginin nefsini tezkiye eder.

Nasil? Tezkiye etmekle vazifeli kilar birilerini. Onlar da tezkiyeyi tamamlarlar. Yani kendi kendimize nefsimizi tezkiye edemiyoruz. YEMiN'imizi yerine getiremiyoruz.

Ruhumuzu Allah'a kendi basimiza ulastirabilir miyiz? Biz olmeden evvel Allah'a verdigimiz ruhumuzun yeminini, misakini yerine getirebilir miyiz? Rahman Sû resinin 33. ayet-i kerimesi, bunun mumkun olmadigini soyluyor. Diyor ki Allahû Teala:

"Ey insan ve cin toplulugu! Aranizdan hanginiz su goklerin capini asabilir? (Yani butun gokleri asabilir de, goklerin otesine gecer. Yokluga gecer, Allah'a ulasabilir)"

"Hicbiriniz nufuz edemezsiniz. Ancak bir sultanla. (Allah'in, sizin icin tayin ettigi bir sultan olmadikca, bir mursid olmadikca hicbir zaman bunu basaramazsiniz diyor, Allahû Teala)". Yani kendi kendimize ruhumuzu Allah’a ulastiramiyoruz. MiSAK'imizi gerceklestiremiyoruz.

Ya fizik vucudumuzun Allah'a kul olmasi. Kendi basimiza onu da gerceklestiremiyoruz. Nahl Sû resinin 36. ayet-i kerimesinde Allahû Teala diyor ki:

"Biz butun kavimlerin icinde mursidler ba's ederiz." Nicin? "O kavimlerde yasayan insanlari seytana kul olmaktan kurtarsinlar da, Allah 'a kul etsinler diye."

oyleyse kendi kendimize seytana kul olmaktan kurtulamiyoruz, ruhumuzu Allah'a ulastiramiyoruz, fizik vucudumuzu Allah'a kul edemiyoruz. Mutlaka Allah'in mursidine ihtiyacimiz var.



MURSID ALLAH'TAN ISTENIR

oyleyse herhangi bir murside gidebilir miyiz? Bunun da cevabi Kur'an-i Kerim'de: "Hayir" diye geliyor. "Biz seceriz" diyor Allahû Teala. Nahl Sû resi 9. ayet-i kerime:

"Ve alallahi kasdussebiyli"

"Sebillerin tayini, tesbiti, kastedilmesi Allah'in uzerinedir"

diyor, Allahû Teala.

Fatiha Sû resinde de soyle soyluyoruz:

"iyyake neste'iyn"

"Yalniz senden istiane isteriz. (Mursidimizi yalniz senden isteriz.)"

Yalniz Allah'tan istenen bir yardim; istiane. Nicin?

"ihdinassiratalmustakiym"

"Bizi Sirat-i Mustakim'e ulastir."

Biz, bizi Sirat-i Mustakim'ine ulastirmaya vesile olacak her kim ise, onu yalniz senden isteriz. Bu istiane yardimini yalniz senden isteriz, diyoruz Allahû Teala'ya.
Sayfa baþýna dön Aþaða gitmek
Misafir
Misafir




Tasavvuf Ýslam ve Kuran Empty
MesajKonu: devamý..   Tasavvuf Ýslam ve Kuran Icon_minitimeCuma Aðus. 08 2008, 13:38

MURSID FARZ MIDIR?

Gercekten boyle bir vesileyi istememiz gerekiyor mu? Farz ki1mis Allahû Teala, Maide Sû resi’nin 35. ayet-i kerimesiyle. Diyor ki:

"Vebteguû ileyhilvesiylete"

"O'na, Allah'a, sizi ulastirmaya (kim vesile olacaksa), O vesileyi (Allah'tan) isteyin"

diyor, Allahû Teala. Vesilenin Allah'tan istenmesi soz konusu.



ALLAH'TAN MURSID NASIL ISTENiR?

AlIahû Teala'dan istedigimiz tek yardimi, yalniz Allah'tan istenebilecek olan yardimi, nasil isteriz Allahû Teala'dan? Bakara Sû resinin 45. ayet-i kerimesinde:

"Veste'iynu bissabri vessalat ve inneha lekebiyretun illa alelhasi'iyne."

"Allah'tan istianeyi sabirla ve hacet namaziyla isteyin, bu zor bir istir. Fakat husu sahipleri icin zor degildir"

diyor, Allahû Teala.

Demek ki biz ne zaman husuya ulasirsak, artik bizim icin zor olmayacak Allahû Teala'dan istianeyi istemek, mursidi istemek. Ne demek zor olmayacak? Yani istedigimiz zaman muhakkak Allahû Teala bize cevap verecek. oyleyse nicin sabirla diyor? Ola ki biz daha husuya ermemisizdir ve istiyoruz Allahû Teala'dan ama Allahu Teala da bize gostermiyor. Onun icin sabirla diyor. Tekrar tekrar kilmamiz, kilmamiz, kilmamiz gerekiyor hacet namazini ve Allahû Teala'dan sormamiz gerekiyor. Ne zaman? Husuya ulastigimiz zaman Allahû Teala muhakkak bu meseleyi cozecek, bize mursidimizi gosterecek.



BUTUN SAHABE MURSIDLERE TABi OLDULAR

iste boylece Allahû Teala ile iliskilerimize baktigimiz zaman, bir murside ulasmanin asil oldugunu goruyoruz. Murside ulasmadan meselelerin cozulemeyecegini goruyoruz. uc yeminimizin de yerine getirilmesi mumkun degil. Sahabe nasil yerine getirdiler? Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e tabi oldular. Daha sonra gelenler Hz. Ebubekiri Siddik'a, Hz. omer'e, Hz. Osman'a, Hz. Ali'ye tabi oldular, ama hepsi tabi oldular. Sahabenin arasinda tabi olmayan hic kimse yok. Zaten tabi olmadan bunlari yasamak da Kur'an-i Kerim hukumlerine gore mumkun degil.



3 YEMiNiMiZ KUR'AN-I KERiMDE

NASIL ANLATILIYOR?

Allahû Teala'nin uc tane yemininden bahsettik. Bu yeminler Kur'an-i Kerim'de gercek anlamda yer almis mi? Evet.


1- AHDiMiZ

Fizik vucudumuzun Allah'a verdigi ahd: Yasin Sû resinin 60 ve 61. ayet-i kerimelerinde yer almis. Allahû Teala buyuruyor:

"Elem a'had ileykum ya beniy ademe en la ta'budusseytan, innehu lekum aduvvun mubiynun ve eni'budû niy, haza siratun mustekiym."

"Ey Ademogullari ben sizlerden ahd almadim mi, seytana kul olmayacaksiniz diye. cunku seytan sizlere apacik bir dusmandir. Ve ben sizlerden bana kul olacaksiniz diye ahd almadim mi, bu da Sirat-i Mustakim'dir"

diyor, Allahû Teala.


2- YEMiNiMiZ

Nefslerimizden yemin almis. Muddessir Sû resinin 38, 39 ve 40. ayet-i kerimelerinde bu hususu anlatiyor Allahû Teala, hepimize:

"Kullu nefsin bima kesebet rehiynetun illa ashabel yemiyn fiy cennat"

"Butun nefsler cehennemde rehinedirler. Ama yemin sahipleri, (ashabel yemin adini alan nefsler, yeminlerini yerine getiren nefsler) mustesnadir. Onlar cennete olacaklardir"

diyor, Allahû Teala.


3- MiSAKiMiZ

Ruhumuz AIlahû Teala'ya ne vermis? Misak vermis. iste Rad Sû resi 20 ve 21. ayet-i kerimeler. Allahû Teala soyIe buyuruyor:

"Elleziyne yû fû ne bi'ahdillahi"

"Onlar Allah ile olan ahdlerini ifa ederler; yerine getirirler."

"Ve la yenkudû nelmisaak"

"Misaklerini nakzetmezler; bozmazlar."

"Velleziyne yasilû ne ma emerallahu bihi en yû sale"

"Ve onlar Allah'in, Allah'a ulastirilmasini emrettigi seyi, (yani ruhlarini) O'na, Allah'a ulastirirlar."





YEMiNiMiZ VE AHDiMiZ UZERiMiZE 3 DEFA

FARZDIR

Goruyorsunuz ki Kur'an-i Kerim, uc tane yeminimizi acik sekilde koymus ortaya. Bu uc tane yeminin uzerimize farz kilindigini da soylemistik. Neden farz kiliyor? cunku Allah ne emretmisse, nefsimiz mutlaka baslangicta ona karsi cikar. Allah neyi yasak etmisse, nefsimiz mutlaka yasak edilen fiilleri islemek ister. iste Allahû Teala bu buyuk gercegi bildigi cihetle, nefsimizin karsi cikacagi kesin oldugu icin, Allah'in uzerimize farz kilmasi soz konusu oluyor; bizden aldigi yeminleri.

Boylece bir farzlar serisi var. iste Maide Sû resinin 7. ayet-i kerimesi, Allah uc yeminimizi birden uzerimize farz kiliyor:

MAiDE-7: Allah’in uzerinizdeki nimetini zikredin ki ve O'na verdiginiz misakinizi zikredin ki O misakinizle sizleri baglamisti (yeminlerinizi uzerinize farz kilmisti) O zaman (elestu bi rabbikum gunu) isittik ve itaat ettik demistiniz. Ve Allah’a takva sahibi olun, muhakkakki Allah sinelerdekini bilir.

Allah'in uzerinizdeki nimetini, Allah'a verdiginiz yeminlerinizi ve Allah'in sizi (bu yeminlerle) bagladigini (yeminlerinizi uzerinize farz kildigini) hatirlayin. O zaman isittik ve itaat ettik demistiniz. Allah sinelerde olani bilir.

iste Enam Sû resi 152. ayet-i kerime. Allah 3 yeminimizi de uzerimize farz kiliyor.

"Ve bi'ahdillahi evfû "

"Allah ile olan ahdlerinizi ifa edin, yerine getirin".

buyuruyor, Allahû Teala. Bununla yetinmis mi Allahû Teala? Hayir. Maide Sû resinin 105. ayet-i kerimesinde nefsimizin tezkiyesini bir defa daha farz kiliyor uzerimize, soyle buyuruyor:

"Ya eyyuhelleziyne amenû aleykum enfusekum"

"Ey amenu olanlar, nefslerinizi tezkiye etmek uzerinize borctur".

Fizik vucudumuzun Allah'a kul olmasi da bir defa daha farz kiliniyor uzerimize Bakara 21'le:

"Ya eyyuhennasu'budu rabbekumulleziy halekakum"

"Ey insanlar, sizi yaratan Allah'a kul olun."

Allah'a kul olmamiz, bir defa daha uzerimize farz kilinmis. Demek ki iki tane yeminimiz, ucer defa farz kilinmis oluyor. uc yeminimiz birden iki defa uzerimize farz kilindigina gore, bu ilavelerle beraber nefsimizin tezkiyesi ve fizik vucudumuzun Allah'a kul olmasi uc defa uzerimize farz kilinmis. Artik bu farzlardan hic bahsedilmiyor.



MiSAKiMiZ UZERiMiZE 9 DEFA FARZDIR

Ruhumuzun olmeden evvel Allah'a ulasmasina gelince, bu farzin dokuz defa vucuda getirildigini goruyoruz. iste iki tane farz, iki ayet-i kerimenin muhtevasi icinde. Maide 7'nin ve Enam 152'nin. Bunun otesinde Allahû Teala'nin daha yedi defa ruhumuzun Allah'a olmeden ulasmasini uzerimize farz kildigini goruyoruz:

l-Zumer 54: "Ve eniybû ila rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye'tiyekumul'azabu"

"uzerinize kabir azabi gelmeden once, olmeden once Allah'a donun, Allah'a ulasin ve Allah'a teslim olun."

2-Rum 31: "Muniybiyne ileyhi vettekuû hu"

"O'na, Allah'a ulas ve takva sahibi ol."

3-Fecr 28: "Irci'iy ila rabbiki"

"Rabbine geri don, geri donerek Rabbine ulas, Rabbine rucu et."

4-Zariyat 50: "Fefirrû ilallah"

"oyleyse Allah'a kac, Allah'a firar et, Allah'a sigin."

5-Lokman 15: "Vettebi' sebiyle men enabe ileyy"

"Kim bana ulasmissa, vasil olmussa, bana donmusse, sen de onun yoluna tabi ol."

6-Yunus 25: "Vallahu yed'û ila darisselam, ve yehdiy men yesau ila siratin mustekiym."

"Allah teslim yurduna cagirir." (Teslim yurdu: Allah'in zati). "Allah kimi teslim yurduna ulastiracaksa, onu Sirat-i Mustakim'e vasil eder."

7-Muzemmil-8: Ve Rabbinin (Allah'in) ismiyle zikret ve herseyden kesilerek O’na (Allah'a) don (ulas, vasil ol).



SIRAT-I MUSTAKiM NEDiR, HiDAYET NEDiR?

oyleyse Sirat-i Mustakim nedir? Allah'a ulastiran yoldur. Bu "Allah'a ulastiran yol" ifadesi bir gercek mi? Evet.

NiSA-175: iste Allah'a iman ederek Allah'a sarilanlari Allah, kendisinden (gelen) Rahmet ve Fazlin icine koyacak ve onlari kendisine ulastiran Sirat-i Mustakime iletecektir.

Allahû Teala acik bir sekilde Enam Sû resinin 88. ayet-i kerimesinde: "Sirat-i Mustakim, Allah'in hidayet yoludur ki, Allah bu yolla kullarindan diledigini hidayete erdirir" diyor.

Demek ki Sirat-i Mustakim insanlari hidayete erdiren yolun adi. Hidayet ne? insan ruhunun Allah'a ulasmasi. iste Bakara Sû resi 120. ayet-i kerime: "inne hudallahi huvelhuda"

"iste Allah'a ulasmak var ya, muhakkak ki o, hidayettir."

"innelhuda hudallah", Al-i imran 73.

"Muhakkak ki hidayet Allah'a ulasmaktir".

"Men yehdillahu fehuvelmuhted" Kehf 17;

"Allah kimi kendi zatina ulastirirsa, o kisi hidayete erer."

oyleyse hidayet, insan ruhunun olumden evvel Allah'a ulasmasi, Sirat-i Mustakim, insanlari Allah'in hidayete ulastirdigi yol. Demekki Sirat-i Mustakim, insanlari Allah'a ulastiriyor, hidayete erdiriyor yani Allah'a ulastiriyor.

Ne kadar hazin bir tecellidir ki biz, gunde 45 defa Fatiha Sû resi okuruz. Ve Fatiha Sû resinde hepimiz Allahû Teala'ya: "ihdinassiratalmustakiym" deriz. "Ya Rabbi, bizi Sirat-i Mustakim'e ulastir" deriz. Ama Sirat-i Mustakim kavrami, iblisin insanlara olan telkini ile karmasik bir kavram, bir sey ifade etmez bir kavram haline getirilmis. Sirat-i Mustakim'in ne oldugunu sorun din adamlarina. Karsilik alacaksiniz: "Dogru yoldur."

Eger sizler de insanlarin bu genel teamulune uygun olarak, Sirat-i Mustakim'e dogru yol derseniz, bu dogru yol tabirinin yetmezligini ifade etmek isterim. Allahû Teala Kur'an-i Kerim'de hicbir konuyu yuvarlak laflara birakmamistir. Dolayisiyla Sirat-i Mustakim kavrami da kesinlesmistir. Kur'an-i Kerim'de. Sirat-i Mustakim, insanlarin ruhlarini olmeden evvel de, olumden sonra da Allah'a ulastiran yolun adidir. Bir tek temel maksada donuk bir yol bu.

7-Muzemmil 8: "Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtiyla." "Allah'in ismiyle zikret, Rabbinin ismiyle zikret ve her seyden kesilerek O'na, Allah'a ulas."

"Ve lekad halakna fevkakum seb'a taraika" diyor, Allahû Teala.

"Andolsun ki uzerinizde yedi tane tarik yarattim, (yedi tane yol yarattim.)"

Zemin kattan birinci kata kadar, birinci tarik ve butun katlari birbirine baglayan yedi tane tarik, yedi tane yol, toplami Tarik-i Mustakiym. Buna Sidret-ul Munteha'dan sonrasini ilave ederseniz Sirat-i Mustakim oluyor. Sirat-i Mustakim, insanlarin ruhlarini zemin kattan alan, Allah'a kadar ulastiran yolun adi. "Dogru yol" kavrami bu sebeple bir sey ifade etmiyor.

oyleyse siz Allahû Teala’ya gunde 45 defa "Ya Rabbi bizi Sirat-i Mustakim'e ulastir" diyorsaniz, sizin Sirat-i Mustakim'e ulasmaniz mutlaka Allah'a ulasmak oldugu cihetle, siz Allah'a: "Ya Rabbi beni zatina ulastir" diye dua ediyorsunuz gunde tam 45 defa. Her gun.

Bundan 14 asir evvel sahabe Allah'a verdikleri yeminleri, misakleri ve ahdleri yerine getirmislerse bunu nicin yaptilar? Allah'in farz hukumlerine riayet etmek icin. Kim bunlari yerine getirmezse, Kur'an-i Kerim'deki farzlara riayet etmemis olur. Farz hukumleri cignemis olur. oyleyse Allahû Teala'nin farzlarina dikkatle bakin ki, bundan 14 asir evvel butun sahabe bu farzlara riayet ettiler.
Sayfa baþýna dön Aþaða gitmek
Misafir
Misafir




Tasavvuf Ýslam ve Kuran Empty
MesajKonu: devamý..   Tasavvuf Ýslam ve Kuran Icon_minitimeCuma Aðus. 08 2008, 13:39

SAHABE ALLAH'A VERDiKLERI YEMiNLERi,

MiSAKLERi VE AHDLERi YERiNE GETiRDi



SAHABE NEFSLERiNi TEZKiYE ETMiS


Yuce Rabbimiz Araf Sû resinin157. ayet-i Kerimesinde soyle buyuruyor:

"O ummi-Nebi-Resû l'e tabi olanlarin hepsi felah'a (cennet saadetine, kurtulusa) erdiler"

Kimler Felah'a erer?

sems Sû resinin 9. ayet-i Kerimesi cevap veriyor.

"Andolsunki nefslerini tezkiye edenler felaha erer"

oyleyse butun sahabenin nefslerini tezkiye ettigi kesinlesiyor.


2- SAHABE RUHLARINI ALLAH'A ULASTIRMIS

Zumer Sû resinin 18. ayet-i Kerimesinde Yuce Rabbimiz soyle buyuruyor;

"Onlar (sahabe) sozu isitirler ve sozun en guzeline tabi olurlar, Onlar hidayate erenlerdir."

Hidayete ermek, yukarda "SIRAT-I MuSTAKiM NEDiR, HiDAYET NEDiR" bolumunde acikladigimiz gibi Allah'a insan ruhunun olmeden evvel ulasmasi demek olduguna gore butun sahabe ruhlarini Allah'a olmeden evvel ulastirmislar. Bu da kesin bir olgudur.




3- SAHABE FiZiK VUCUDLARINI (VECHLERiNi)

ALLAH'A KUL ETMiSLER

Zumer Sû resinin 17. ayet-i Kerimesinde Allah butun sahabe icin sunlari soyluyor:

"Onlar seytana kul olmaktan ictinap ettiler (kacindilar, kendilerini kurtardilar) ve Allah'a ulastilar, onlara mujdeler vardir. KULLARIMI mujdele."

Allah, verdikleri AHD'i seytana kul olmaktan kendilerini kurtararak yerine getiren sahabe hakkinda "KULLARIM" kelimesini kullaniyor.

Demekki butun sahabe seytana kul olmaktan kendilerini kurtararak Allah'a kul olmuslar. Ve boylece Allah'a verdikleri ve uzerlerine farz kilinan YEMiNLER'ini de, MiSAK'lerini de, AHD'lerini de yerine getirmisler. Ve hepsi felah'a ermisler, cennet'e girmeye hak kazanmislar, cennet mujdesini almislar.



KUR’AN-I KERiM

BiR MUTLULUK DAVETiYESiDiR,

BiR MUTLULUK TAAHHUTNAMESiDiR,

BiR MUTLULUK RECETESiDiR

Kur'an-i Kerim, insanlar icin bir saadet davetiyesidir. Neden? cunku Allahû Teala, Kur’an-i Kerim'de butun insanlari yemine davet ettigini, bu yeminleri uzerimize farz kildigini, yeminleri yerine getirenlerin de mutlaka cennete ulasacagini soyluyor. Herkese yemin verdirdigine gore ve yeminleri uzerimize farz kildigina gore, AlIah'in daveti aciktir. Allah herkesi mutluluga, cennet saadetine davet ediyor.

Ayni zamanda bir garanti vermis Allahû Teala, bu yeminleri kim yerine getirirse mutlaka cennete ulasir, diye.

FECR-27, 28, 29, 30: Ey mutmain olan nefs. Allah'tan razi ol ve Allah(in rizasini kazan (Rabbine verdigin tezkiye olma yeminini yerine getir) (Ey, ruh) Rabbine geri don, (Allah'a verdigin misaki yerine getir) (Ey fizik vucud) O zaman (Nefsini tezkiye ettigin ve ruhunu Allah'a ulastirdigin zaman) kullarimin arasina gir. Ve cennetime gir.

oyleyse Kur'an-i Kerim ayni zamanda bir garanti belgesidir. Bir garanti belgesidir. Kim Allah'in emirlerini yerine getirirse, Allah'a verdigi yeminleri, misakleri, ahdleri yerine getirirse, o kisinin mekani mutlaka Allah'in cennetidir.

ucuncusu de Kur'an-i Kerim bir saadet recetesidir. cunku Allahû Teala, bir insanin bu mutluluklara ulasabilmek icin neler yapmasi lazim geldiginin asillarini da, buna muteferri unsurlari da, detaylarini da Kur'an-i Kerim'de aciklamistir.




28 BASAMAK

iste bu noktaya kadar daveti acikladik, bir garanti verdigini acikladik Allahû Teala'nin. simdi de receteye geciyoruz. Bir insan acaba nasil mursidine ulasacaktir da, Allah'a verdigi yeminleri yerine getirecektir?

Bir insanin Allah ile olan iliskileri yirmi sekiz tane basamakta gerceklesiyor. Tam yirmi sekiz basamak. Bu yirmi sekiz basamak Vel Asr Sû resinde ifade buyrulmus. Allahû Teala soyle soyluyor: "Vel'asri." "Asra yemin ederim" "innel'insane lefiy husrin" "Muhakkak ki insanlar husrandadirlar. "illelleziyne amenû " "Ama amenû olanlar haric "Ve amilû ssalihati" "Ve islah edici amellerde bulunanlar haric" Amenû olmak ilk yedi basamak, islah edici amellerde bulunmak ikinci yedi basamak. "Ve tevasav bilhakki" "Hakk'a ulasip da Hakk'i tavsiye edenler" ucuncu yedi basamak. "Ve tevasav bissabr" "Sabri tavsiye edenler" yani sabra ulasanlar, dorduncu yedinci basamak.

Vel Asr Sû resi 4 bolumden olusuyor.

Birinci bolumde kisiler amenû oluyor.

ikinci bolumde islah edici amellere, nefs tezkiyesine basliyorlar.

ucuncu bolumde Hakk'a ulasiyorlar (ruhen). Hakk'i tavsiye etmeye basliyorlar.

Dorduncu bolumde (son bolumde) nefslerini de Allahû Teala'ya teslim edip, butun afetlerden kurtulmus oluyorlar, (sabirsizlik afetinden de). Ve sabri tavsiye edecek olan, sabir sahibi huviyetine ulasiyorlar. (Dorduncu 7 Basamak)

Boylece Allahû Teala, dort tane yedi basamakla bir hedefe goturmek istiyor bizleri. Cennet saadetine once, dunya saadetine sonra. oyleyse Vel Asr Sû resi, bir butundur, yirmi sekiz tane basamak ihtiva eder. Bir insanla Allahû Teala arasinda, onlari sifirdan alan, en ust seviye velayete ulastiran tam yirmi sekiz tane basamak var.

simdi basamaklara beraberce bakalim:



BiRiNCi YEDi BASAMAK:

1. OLAYLAR (1.Basamak)

Herkesin etrafinda birtakim olaylar vucuda gelir. Allah'in butun olaylardan muradi, butun insanlari Allah'in cennetine ulastirmaktir. Butun insanlarin ruhunu kendi zatina ulastirmaktir. Ve eger biz, etrafimizdaki olaylardan luzumlu dersleri Allah'in dusundugu gibi dusunerek alabilmis olsaydik, o zaman butun insanlar Allah'in yoluna girerlerdi.

BAKARA-216: Ve savas; o sizin icin kerih olsa da (hosunuza gitmese de) uzerinize farz kilindi. Hoslanmayacaginiz bir sey, olur ki, o sizin icin bir hayirdir. Seveceginiz bir sey olur ki, o sizin icin bir ser'dir. Ve (butun bunlari) Allah bilir, siz bilmezsiniz.

Ama ne yazik ki seytandan aldiklari telkinlerle, birtakim insanlar olaylari kendilerine gore yoruma tabi tutuyorlar ve gidiyorlar transandantal meditasyon yapanlarin arasina giriyorlar, reenkarnasyona inaniyorlar, ve buna muteferri bircok seytanla iliskili buyu gibi, huddam gibi konulara giriyorlar.

oyleyse asla bakin. Asil da Allah var Allah'in etrafimizdaki olaylari vucuda getirmesinden de muradi var. Bu murat acik ve kesin bir murattir. istiyor ki, butun insanlar Allah'in saadetine mutlaka ulassinlar, olaylardan lazim gelen dersi cikarsinlar.



2. iNTiBALAR (2. Basamak)

iste biz insanlar olaylari once mukayese ediyoruz, sonra da muhakeme ediyoruz. Biz insanlar icin olaylarin bir deger ifade ettigini Allahû Teala, Dehr Sû resinin (insan Sû resinin) 3. ayet-i kerimesinde anlatmis:

"Allah butun insanlari hidayete ulastirmayi diler" diyor. "Ama insanlar dilerlerse sukredenlerden olur, dilerlerse kufredenlerden olur."

oyleyse birtakim insanlar olaylari dogru bir yoruma tabi tutacaklar, sukredenlerden olacaklar. Ne yazik ki baska bir kisim insanlar, olaylari seytanin kendilerine verdigi telkinler acisindan degerlendirecekler ve Allah'in yolundan sapmis olacaklar.

Olaylari once mukayese ederiz, karsilastiririz arkasindan muhakeme ederiz ve asil hukme medar olacak, hukmu olusturacak olan sisteme muhakeme diyoruz. Burada butun deger hukumleri devreye girer. Mukayesede ise salt bir karsilastirma soz konusudur.



3. MEYiL (3. Basamak)

Muhakemenin sonucu iki sekilde tecelli edebilir. Ya bizler, Allah'in yoluna girmek konusunda, Allah'a ulasmak konusunda bir talep duyacagiz kalbimizde. Bir istegin sahibi olacagiz veya olmayacagiz. O zaman da seytanla bir iliski kurmasi soz konusu oluyor kisinin. iste Allahû Teala ve Tekaddes Hz.nin indinde, biz insanlar icin bir olgu var. Allah'in yoluna girmek konusunda insanin kalbinde bir ates duymasi, bir heyecan duymasi kisaca Allah'a ulasmayi dilemesi. Eger boyle degilse kisi, Allahû Teala'ya ulasmayi dilemiyorsa, seytanin yoluna girmesi kuvvetli bir ihtimal olarak beliriyor. iste, seytanin yoluna girenleri Allahû Teala Araf Sû resinin 146. ayet-i kerimesinde hepimize anlatiyor. Diyor ki:

"Allah o insanlara ayetlerinin gercek anlamlarini anlatmaktan sarf-i nazar eder ki, onlar yeryuzunde haksiz yere gururla, kibirle dolasmaktadirlar. Onlar Allah'in irsad yolunu gordukleri zaman, o yolu kendilerine yol ittihaz etmezler. O yola girmezler, Allah'in irsad yoluna girmezler. Onlar seytanin gayy yolunu, onlar seytanin dalalet yolunu, cehenneme goturecek yolu gordukleri zaman, o yolu kendilerine yol ittihaz ederler."

iste bu gun dunya uzerinde milyarlarca insan var, dalalet yolunu kendilerine yol edinmis olan insanlar. Zulmani yolun temsilcisi olan Maharisi'nin kontrolu altinda insanlar hep, Allahû Teala'nin yolundan sapiyorlar. Adamlar oylesine zenginler ki, universiteler kuruyorlar. Butun insanlari zulmani yolda egitmek uzere her gun biraz daha teskilatlaniyorlar.

Ama baska bir grup da Allah'in yolunu kendilerine yol edinenler. Bakara Sû resi 256. ayet-i kerime:

"Dinde zorlama yoktur. irsad yollariyla dalalet yollari, gayy yollari birbirinden kesin sekilde ayrilmistir, tebeyyun etmistir." Arkasindan da buyuruyor Allahû Teala:

"Kim tagutu devreden cikartirsa, yani gayy yolunu, cehennem yolunu devreden cikartirsa, o urvetil vuskaa'ya, Allah'tan kopmasi mumkun olmayan kulba, yani mursidin eline simsiki sarilir."

oyleyse, eger biz insanlar ikinci grupta degilsek, Allah'in yolunu kendimize yol olarak benimsemiyorsak, kalbimizde Allah'a ulasmak konusunda bir talep yoksa, o zaman ikinci basamaktan yukariya cikamiyoruz. Hep ikinci basamakta kalmaya mahkû muz. Ama eger Allah'in yolunu benimsemissek, kalbimizde Allah'a ulasmak konusunda bir talep dogduysa, kisaca Allah'a ulasmayi diliyorsak, kalbimiz bunu soyluyorsa, Allah derhal onu gorecektir ve uzerimizde rahim esmasiyla tecelli edecektir.

iste bizim Allah'in yolunu tercih edisimiz, Allah'a ulasma konusunda bir istek duymamiz, dort tane inancin sahibi oldugumuzu gosterir.

1) Biz Allah'a inaniyoruz.

2) Allah'a dunya hayatinda ruhumuzun ulasacagina inaniyoruz.

3) Bunun farz olduguna inaniyoruz. ustelik de dokuz defa farz olduguna inaniyoruz.

4) Bizim de bunu basaracagimiza inaniyoruz. Allah'a ulasmayi diledigimiz zaman, zaten hicbir kuvvet bizi Allah'a ulasmaktan menedemez.

oyleyse bu noktaya dikkatle bakin. Burada artik Allah'a ulasmayi dileyen birisi var. Maide Sû resi 7. ayet-i kerime: "Allah sinelerde olani bilir." Hep kalbinize bakiyor Allahû Teala. Acaba bir gun kalbinizde Allah'a ulasmak konusunda bir istek olusacak mi? Allah'a ulasmak konusunda bir talep olusacak mi? diye.



4. RAHiM ESMASININ TECELLiSi (4. Basamak)

Allahû Teala, kalbinizde Allah'a ulasma arzusunu gordugu zaman, uzerinizde rahim esmasiyla tecelli edecektir Yusuf Sû resi 53. ayet-i kerime. Hz. Yusuf, Allahû Teala'ya soyle diyor:

"Ve ma uberriu nefsiy, innennefse le'emmaretun bissû i illa ma rahime rabbiy."

"Ya Rabbi, ben nefsimi beraat ettiremem, temize cikartamam. cunku nefsim bana serri emrediyor. Ama Rabbimin rahim esmasiyla tecelli ettigi nefsler mustesna."

Allah'in en onemli iki tane esmasi; biri Rahim esmasi, biri Rahman esmasi. Ayni kokten gelmelerine ragmen, Rahman kelimesi butun insanlar icin gecerlidir, Rahim esmasi ise sadece Allah'in yoluna girenler icin, Allah'a ulasmak icin gayret sarfedenler icin gecerlidir.



5. ALLAH'IN SEBiLLERiNE ULASTIRMASI (5.Basamak)

Nasil olur Allah'in rahim esmasiyla tecellisi? Bakin bir seri yardim birbirinin arkasindan nasil geliyor. Birinci yardimi Allahû Teala'nin, besinci basamakta geliyor. Maide Sû resi 16. ayet-i kerime. Allahû Teala diyor ki:

MAiDE-16: Allah rizasina tabi olanlari (Allaha ulasmayi dileyenleri) bununla (Allah'a) teslim yollarina (Mursidlere) ulastirir ve izniyle onlari zulmetten nura cikarir ve onlari Sirat-i Mustakim'e ulastirir.

Dunya uzerinde bugun yuzbinlerce mursid var. Bu mursidlerin bulunduklari dergahlardan Halifenin bulundugu Ana Dergaha gozle gorunmez ama dunya sathina paralel yollar var. Bu yollar insan ruhlarinin ait olduklari dergahtan, Ana Dergaha, Sirat-i Mustakim'e ulasmalarini temin ediyor. Bunlara Allahû Teala'nin verdigi isim "sebil". Sebiller diyor. Binlerce, yuzbinlerce sebil. Bunlarin herbiri mutlaka Ana Dergaha ulasir. iste bu sebillere ulastiracagina dair Allahû Teala garanti veriyor besinci basamakta. Kimler icin? Allah'in rizasina tabi olanlar icin. Allah'in rizasi, butun insanlari Allah'a ulastirmak istikametinde. insan ruhu Allah'in Zatina ulasabilecek ve O'nun Zatinda ifna olabilecek olan, yok olabilecek olan, Allah'in o ruha meab olacagi, siginak olacagi bir ozellik tasiyor. Ve insan ruhundan baska hicbir baska mahlû k Allah'in Zatina ulasabilmek ve Allah'in Zatinda ifna olabilmek yetkisine sahip degildir. oyleyse Allahû Teala'ya bir insanin ruhunun ulasmasi sozkonusu. iste boyle bir ulasma ancak kulun talebiyle gerceklesebilir. Kulun icinde boyle bir talep olusmussa, (kalbinde) Allah, kalpleri goren olarak derhal kalbe bakiyor ve kalpte boyle bir Allah'a ulasma talebinin var oldugunu, olustugunu hemen goruyor.

"Allah sinelerde olani bilir."

Maide Sû resi 7'nci ayet-i kerime.
Sayfa baþýna dön Aþaða gitmek
Misafir
Misafir




Tasavvuf Ýslam ve Kuran Empty
MesajKonu: devamý..   Tasavvuf Ýslam ve Kuran Icon_minitimeCuma Aðus. 08 2008, 13:44

6. ISITMEK (6. Basamak):

Eger bir insanin kulaklari duyuyorsa o kisi duyar ama isitmez. isitebilmesi icin kulagina ulasan sozlerin manalarina varmasi lazim. Yani zihnini, kulagina ulasan kelimelere konsantre edecek, kelimelerin manalarina ulasacak, o zaman o kisi isitir. Siz birisine birseyler anlatiyorsunuz o kisi eger sizi dinlemiyorsa, baska bir konuyu dusunuyorsa isitmez. Kulagi duyar ama kisi isitmez. oyleyse isitmek duymanin otesinde ayri bir konu. Tipki bakmakla gormek birbirinden farkli sey1er oldugu gibi, duymak ve isitmek de birbirinden farkli.

Altinci basamakta o kisinin kulaklarindaki "Vakra"yi aliyor Allahû Teala ve kisinin irsad makaminin soylediklerini isitmesini temin ediyor. Yani mursidin soylediklerinin, o kisinin kulagina ulasmasi, duymasi halinde, manalarina varmasini temin ediyor Allahû Teala.



7. AMENU OLMAK (7. Basamak):

Gozunuzun gordugu, kulaginizin isittigi seyler, kalbinizde gorerek ve isiterek ayri ayri boyutlarda yerli yerine oturuyor. iste buna idrak diyoruz, yerlestirme diyoruz. "Kisinin fikih etmesi" diyor Kur'an-i Kerim'imiz. oyleyse Allahû Teala ve Tekaddes Hz. insanlara isittirir mi, insanlara idrak ettirir mi? ikisi de evet. Allah isittirir ve Allah idrak ettirir. Allah insanlarin isitmesine mani olur mu? Evet. Allah insanlarin idrak etmesine mani olur mu? Gene Evet. Eger bir insanin kalbinde, Allah'in irsad yoluna dogru bir meyil olusmamissa Allah o insanlara irsad makaminin soyledigi sozleri isittirmiyor ve idrak ettirmiyor. iste isra Sû resi 45 ve 46. ayet-i kerimeler. Allahû Teala ve Tekaddes Hz.leri buyuruyor ki:

iSRA-45: Sen Kur'an-i okudugun (onlara anlattigin) zaman seninle onlarin arasina, ki onlar ahirete inanmazlar, gizli (ortulu) bir perde koyariz. (Hicab-i mesture).

iSRA-46: Onlarin kaipleri uzerine ekinnet koyariz ki onu Kur'an-i (senin soylediklerini) anlamasinlar (idrak, fikih edemesinler). Ve onlarin kulaklarina vakra (isminde bir engel) koyariz (seni isitmelerine mani oluruz). Sen Rabbini Kur'an'da tek olarak zikrettigin zaman onlar urkerek arkalarini donerler.

Demek ki isitmeye layik olmayanlara Allahû Teala ve Tekaddes Hz.leri onlarin kulaklarina vakra isimli bir agirlik koymak Suretiyle irsad makaminin sozlerini isittirmiyor. Yetmez, onlarin kalplerine koydugu bir ekinnetle onlarin fikih etmesine, dinlediklerini idrak etmesine mani oluyor. Yetmez, onlarin irsad makamina muhabbet beslemesini de onluyor Allahû Teala.

oyleyse iki cins insandan, o Allah'in irsad yolunu kendilerine yol ittihaz etmeyenler, onlar irsad makaminin soylediklerini isitemezler ve idrak edemezler. cunku Allah isittirmez ve idrak ettirmez. Peki isitenler, idrak edenler de var mi? Evet. Hac Sû resinin 54'uncu ayet-i kerimesi isitenlerin ve idrak edenlerin varligini soyluyor Hac 54'te Allah'in tarifi soyle: "Onlar kendilerine ilim verilenlerdir." Ne demek bu? irsad makami herkese ilim vermege calisir, gorevi budur. Allah onun icin vazifelendirmistir. Ama onun verdigi ilmi bazi insanlar algilayabilir, bazilari algilayamaz. Yalniz algilayabilenler kendilerine ilim verilmislerdir. Algilayamayanlar, ilim verilmesine calisilmis ama ilmi alamamis olanlardir, kendilerine ilim verilemeyenlerdir; verilmesine calisildigi halde kendilerine ilim verilemeyenlerdir.

iste bu ilim verilenlerin durumunu soyluyor Allahû Teala, Hac 54 acikliyor:

HAC-54: Ve kendilerine ilim verilenler onun (Kur'an-i Kerim'in) Rabbinden bir hak oldugunu bilsinler diye ve ona inansinlar (amenû olsunlar) diye onlarin kalplerine ihbat (konmustur). Muhakkakki Allah amenû olanlari Sirat-i Mustakime (Allah'a kavusturan yola) ulastirir.

Nicin Allahû Teala bunu soyluyor? cunku eger o insan sahiden isitmis ve idrak etmisse neyi gormustur? irsad makaminin sozlerinin Hakk'tan inen sozler oldugunu gormustur. irsad makami sadece Kur'an-i Kerim ayetlerinin aciklamasini yapabilir. Baska bir yetkisi yoktur. oyleyse her soyledigi soz Kur'an-i Kerim ayetlerinin bir aciklamasiysa, Kur'an-i Kerim’de Hakk'tan indigine gore, elbette O'nun her sozu, mutlaka bir Kur'an-i Kerim ayet-i kerimesinin aciklamasidir. Aciklama sadece ondan ibaret olduguna gore onlarin her sozunun Hakk'tan inen sozler oldugundan o isitebilenler emindirler. Kulaklarindaki vakra alinmis olanlar, o idrak edebilenler, kalplerindeki ekinnet alinmis ve yerine ihbat isimli bir anlama vasitasi yerlestirilmis olanlar, iste onlar irsad makaminin sozlerinin Hakk'tan inen sozler oldugundan emindirler. isimleri: Amenû olanlar.

simdi Allahû Teala'nin bir Sû resini beraberce okuyacagiz: Vel'asri : Asr'a yemin ederim. innel'insane lefiy husrin: insanlar husrandadirlar. illelleziyne amenû : illa onlarki, onlar harictir, amenû olanlar. ilk yedi basamak burada tamamlaniyor.



iKiNCi YEDi BASAMAK

Amilussalihata (Nefs Tezkiyesine) Baslamak

Vel Asr Sû resi ikinci Bo1um:

Ve amilussalihati


1. KALBE HiDAYET KONMASI (8. Basamak):

"Fe men yu'min billahi yehdi kalbeh"

Kim Allah'a amenû olursa, onun kalbine hidayet konulur,

diyor Tegabun Sû resinin 11.ayet-i kerimesi. Bir kisinin nefsinin kalbine Allah'in hidayet koymasi. Acaba nicin?


2. KALBiN ALLAH'A DONMESi (9. Basamak):

Kaf Sû resinin 33'uncu ayet-i kerimesinde Allahû Teala;

"Gaypte Rahmana husu duyan ve (Allah'a) donuk bir kalple (Allah'in huzuruna) gelen kisi"

diyor. amenû olanlara Allahû Teala bir hediye veriyor, kalplerine hidayet koyuyor, nicin? O kalbi Allah'a dondurmek icin. onemli mi? Bir cesme dusunun. cesme akiyor. Siz de elinizde surahiyle cesmeye ulasiyorsunuz ama surahiyi ters tutuyorsunuz. Bu surahinin icine bir damla bile su giremez. Ama surahiyi dogrultursaniz ve cesmenin altina getirirseniz surahi o rahmetle, suyla dolacaktir. iste bunu saglamak uzere kalplerinizi Allah'tan gelecek olan rahmet ve fazla eristirmek uzere Allahû Teala kalplerinize hidayet koyuyor ve bu hidayet kalplerinizi Allah'a donduruyor. Nefslerinizin kalbini. onemli olan da nefslerin kalbi. cunku o kalp 19 tane afetin sahibi, o kalp kapkaranlik. Hac Sû resi 53’uncu ayet-i kerime

HAC-53: (Allah'in seytanin fitnesine musaade etmesi) kalpleri kasiyet baglamis (kararmis ve katilasmis) olanlara ve (bu sebeple) kalpleri hasta olanlara seytanin ilka ettigi seyi bir imtihan kilmak icindir.

diyor Allahû Teala. Sonuc su:

"Onlarin kalpleri marazdir, hastadir".

Butun nefs kalpleri hastadir. cunku bunyesinde sadece afetler var. 19 tane afet. Bir insan o hedeflere ulasamazsa onun kalbine Allah'in rahmeti de fazli da ulasamaz. Bu iki nur bir insanin kalbine ulasamazsa o kalbin aydinlanabilmesi, yani kasiyetten kurtulabilmesi mumkun degildir; diyor Kur'an-i Kerim'imiz.


3. GOGSUN TESLiME ACILMASI (10. Basamak):

Enam Sû resinin 125'inci ayet-i kerimesinde Allahû Teala bu muhtesem islemi soyluyor. Diyor ki,

EN'AM-125: Allah kimi hidayete erdirmeyi (ruhunu Allah'a ulastirmayi) dilerse onun gogsunu teslime (islama) acar.

Allah kimi hidayete (kendi Zatina) ulastirmayi dilerse, o kisinin gogsunu serheder, (gogsunden kalbine bir yol acar) o kisinin gogsunu teslimlere acar.

Bir gogsu Allahû Teala teslimlere acarsa acaba bunun fonksiyonel sonucu nedir?



4. ALLAH'IN NURUNUN KALBE ULASMASI (11.Basamak):

Zumer Sû resinin 22. ayet-i kerimesi Allahû Teala buyuk olayi anlatiyor bize

ZuMER-22: Allah'in gogsunu islama actigi ve Rabbinden (kalbine gelen) bir nur uzere olan kisi kalbi kasiyet baglamis (kararmis ve sertlesmis) gibi midir. Vay onlara ki kalpleri kasiyet baglamistir, zikir sebebiyle, onlar acik bir dalalet icindedirler.

ifadeye dikkat edin. Demek ki Allahû Teala bir kisinin gogsunden kalbine bir yol acmazsa, kisinin gogsune Allah'in nurunun ulasmasi mumkun degildir ve o kalp ebediyen kasiyet baglamis bir kalp olarak kalacaktir.

Bundan sonra, o kisinin Allah'in zikrini yapmasi lazim. Zikir; Allah'in isminin birbiri ardinca tekraridir. Muzemmil Sû resi 8. ayet-i kerimesi;

"Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtiyla"

Allah'in ismiyle, (Rabbinin ismiyle) zikret, ve herseyden kesilerek Rabbine ulas!

buyuruyor Allahû Teala. oyleyse Allah'in ismiyle zikreden bir insan sozkonusu. Ve zikir, Allah kelimesinin, birbirinin ardindan kullanilmasi; Allah, Allah, Allah, Allah... diye, Allah kelimesinin tekrari.

Allah kelimesi bir sifredir, butun harflerde oldugu gibi Arap harflerinde de herbir harfin bir titresim degisikligi var. Degisik sayida bir titresime sahip harfler. Allah kelimesinde bu harfler Allahû Teala tarafindan oyle bir dizaynla yerlestirilmis ki, bu kelimeyi soyleyen canliysa, mesela bir insansa onun gogsune mutlaka Allahû Teala tarafindan hem rahmet, hem de fazl adli iki tane nur ulasiyor. Eger bir cansizsa, bir elektronsa mesela, bu elektrona da Allah'in katindan mutlaka bir enerji ulasiyor. Zamanimiz fizigi bu enerjiye "notrino" adini veriyor. oyleyse bir insanin kalbine Allah'in rahmet ve fazl isminde iki tane nurunu ulastiracak olan sey Allah'in zikridir. iste bu zikir yapildiginda o kisinin uc sarta sahip olmasi gerekir;

1. Kalbine hidayet konmasi,

2. Bu hidayetin o kalbi Allah'a dondurmesi, nefsin kalbini Allah'a dondurmesi,

3. Ve Allah'in o kisinin gogsunden nefsinin kalbine Enam Sû resinin 125. ayet-i kerimesi geregince bir yol acmasi.

Bu sartlar olusmussa, kisi zikir yaptigi zaman Allah'in rahmeti ve fazli o kisinin gogsune ulasir; gogsunden de kalbine ulasir. Ama kalpten iceri bunlarin girmesi, butun boyutlariyla girmesi, sozkonusu degildir. Allah'tan gelen fazl, ruhun hasletleri, ruhun o muhtesem programlanmis olan, Allah'in butun emirlerine mutlaka itaat eden, yasak ettigi fiilleri islemesi mumkun olmayan programina uygun ozellikler. Bunlara "fazl" diyor Allahû Teala.

Rahmet ise, Allahû Teala'dan gelen, nefsin tezkiyesini temin edecek olan, bir de kargo ucagi vazifesini goren bir rahmetler silsilesi. Allah'in nurlari silsilesi. Bunlar beraberlerinde fazli getirirler, donerlerken de nefsin kalbindeki karanliklari, yani nefsin afetlerini gotururler.

Nefsimizin kalbinde iki tane kapi var. Birisi rahmet kapisi; Allah'in nurunun kalbimize ulastigi kapi, ikincisi zulmet kapisi; seytanin karanliklarinin nefsimizin kalbine ulastigi kapi. Ne yazik ki butun insanlarin kalplerinde doguslarindan itibaren, rahmet kapisinin uzerinde bir muhur var. insanlar, Allah'in ezelde kendilerine tayin ettigi murside ulasacaklari gune kadar kalpleri hep muhurlu kaliyor. Ne zaman ki kisi mursidine ulasiyor, O zaman o muhrun icine Allahû Teala "iman" kelimesini yaziyor, kalbin icine. O zaman muhur hareketli hale geliyor ve farkli bir dizayn sergiliyor.

simdi bizim bulundugumuz basamakta, yani soyledigimiz, anlatmaya calistigimiz basamakta, ilk 7 basamagi asmis kisi, ikinci 7 basamagin dorduncusune gelmis. Zikrediyor ve zikredince Hakk'tan inen rahmet ve fazl o kisinin gogsune geliyor, gogsunden de Allah'in actigi sifreli yolu takip ederek kisinin kalbine ulasiyor. Ama kalbin uzerinde muhur var, bu muhur fazli hic iceri birakmiyor. Fazli bir zerresi bile iceri giremiyor. Ama rahmet, muhrun kenarlarindan sizarak kalbin icine girebiliyor.



5. HUSU OLUSMASI (12. Basamak):

iste bu sizinti halindeki nesne, rahmet, o kisinin kalbinde hafif bir aydinlik olusturuyor. Bu aydinliga Allahû Teala, husu sahibi olmak, ismini veriyor. iste Hadid Sû resinin 16. ayet-i kerimesi;

"Elem ye'ni lilleziyne amenû en tahse'a kulubuhum lizikrillahi ve ma nezele minelhakki."

"O kisinin kalbinde, Allah'in zikriyle ve bu zikir sebebiyle Hakk'tan inen seyle (nurla), husû olusmasi zamani daha gelmedi mi?" diyor.

Kisinin demek ki, zikir yapmasi asil. Eger uc sarta sahipse, soyledigimiz uc sarta, o kisi zikir yapinca Allahû Teala'dan o kisinin kalbine rahmet ve fazl ulasiyor. Ama muhrun kenarlarindan iceri sizabilen sadece rahmet. Bu rahmet o kalpte demek ki, husû adi verilen hafif bir aydinlik olusturuyor. Neden hafif bir aydinlik? Bunun iki tane sebebi var; cunku fazl, Allah'in nuru kalbe kadar ulastigi halde kalbin icine hic giremiyor, rahmetin ise bir kismi sizabiliyor. Buyuk kismi giremiyor. Bir de bunlarin otesinde o kisinin nefsinin kalbine seytanin devamli karanliklarini ulastirmasi var. Kisi zikir yaparken de seytanin karanliklari o kisinin kalbine ulasiyor bu kademede ve boylece kisi, kalbine giren o az bir nurla hafif bir kalp aydinligina ulasiyor. iste bu husû sahibi olmaktir.

Allahû Teala rahmetinin, fazlinin o kalbe ulasacagini Zumer Sû resinin 23'uncu ayet-i kerimesinde anlatiyor.

"Allahunezzele ahsenelhadiys kitaben mutesabihen mesaniy"

Allah ihdas ettiklerinin, (vucuda getirdiklerinin) en guzelini, (kitaba paralel olarak) kitaba mutesabih olarak ikiserli (sistem icerisinde) indirir, diyor.

"Taksa'irru minhu culû dulleziyne"

Bundan, (bu Allah'tan inen o iki tane nurdan,) o insanlarin derileri (ve kalpleri) urperir, diyor Allahû Teala. insanin tuylerinin urpermesi olayi.

"Yahsevne rahbehum"

Rabblerine karsi (o zaman) husû duyarlar, (yani bu derilerinin urpermesi sebebiyle, Allah'in zikriyle onlarin goguslerine ulasan, oradan kalplerine ulasan iki nurdan bir tanesinin (rahmetin) o kisinin kalbine sizmasiyla, kisinin kalbinde husû muessesesi olusur).

"Summe teliynu culû duhum ve kulû buhum ila zikrillah"

Sonra, onlarin derileri ve kalpleri Allah'a olan zikirleri sebebiyle yumusar (aydinlanir, titrer).

iste bu cezbenin tarifidir. O kalbin artik Allah'in rahmetine acik oldugunun kesin ifadesidir. oyleyse kalbimize Allah'tan rahmet ve fazl beraberce ulasiyor, sirf Allah o rahmet kapisini Allah'a dondurdu ve gogsumuzden kalbimize o yolu acti diye, ulasanlardan yalniz rahmet, kalbimizin icine girebiliyor ve kalbimize giren bu rahmet kalbimizi hafif bir aydinliga ulastiriyor. iste bu bizim Allah'a karsi husû duymamizi sagliyor.





6. HACET NAMAZI (13. Basamak):

Kim husû ya ulasirsa onikinci basamaga ulasirsa, husû ya ulastigi gece hangi gece olursa olsun Allahû Teala'ya muracaat ederse hacet namazi kilarak, Allah ona mutlaka mursidini gosterecegine dair Bakara Sû resinin 45'inci ayet-i kerimesine gore soz veriyor:

"Hacet namaziyla ve sabirla Allah'tan istiane (mursidinizi) isteyin, bu zor bir istir ama husû sahipleri icin zor degildir", diyor.

iste bu nokta bir donum noktasidir. Kisi 5. basamakta husu sahibi oluyor. Hacet n
Sayfa baþýna dön Aþaða gitmek
 
Tasavvuf Ýslam ve Kuran
Sayfa baþýna dön 
1 sayfadaki 1 sayfasý
 Similar topics
-
» Tasavvuf Nedir?
» kuran talebeleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
IsLami FoRuM :: ÝSLAMÝ KONULAR :: Tasavvuf Dünyasý-
Buraya geçin: