Kalabalıkta özellikle o dikkat çekiyor. Yakasıaçık bırakılmış, kolları kısa tutulmuş, eteğinin ucu yukarıdabırakılmış, beli daraltılmış elbisesi değil dikkat çeken.
Elbiseden taşan beden parçaları..
O elbiseyi özenerek seçmiş olmalı. “Üzerinde güzel duracak” demiş olmalılar. “Bana yakışacak” diye umutlanmış olmalı. Amahoyrat bakışlar, elbiseyi değil, elbiseden arta kalan kısımlarısüzüyor. Öylesine yok gibi ki elbise hepten çıplak kalmak istediğinihaykıran bedenin üzerinde “engel” gibi duruyor.
Bedenin tamamlayıcı parçası değil, “fazlalık” gibi görünüyor.
Bakılsın diye oradaydı bedeniyle. Bakıldıkça varolacağınainandırılmıştı. Bir tür bakılma açlığı ile donanmış olmalıydı. Farkındaolmadan, diğer gözlerin “nesne”si haline getirilmişti. Öyle bir nesneki, üzerine bakış düşmediğinde karanlıkta kalıyordu. Gözler üzerindeolmadığında kıymetini kaybettiğini sanıyordu.
Gözlerin kayması için açıkta bırakılmış bir bedene, teşhir etme niyetide eşlik ederse,-bu niyetle bakılanın gözleri de sizin bakangözlerinize kilitlenmişse- kendi içinde tutarlı bir sahne seyredersiniz.
Seyredilmek isteyen bir ruh ve seyredilen bir beden, birbiriyle yan yana, kardeşçe oturuveriyorlardır: Sorunyok gibidir. Ama çıplak bırakılmış bedene, içindeki ruh başka telaşlarpeşinde koştururken gözünüz kaydığında, mağdur edilmiş bir bedenbuluyorsunuz karşınızda. Uçağa yetişme telaşının sardığı, tatildendönme hüznünün hükmettiği bir ruhun ardı sıra yürüyen, hâlâ daha plajkıyafetine takılmış bir beden, gözünüzün önünde, birdenbireçıplaklaşıyor, topraklaşıyor, et ve kemik soğukluğuna düşüyor.“Açılmış” değil “açıkta bırakılmış” oluyor.
Onu o çıplaklığa özendiren tüketim mekanizmalarıyla paketlenmiş, onuaçıklık içinde utanmaktan alıkoyan ısrarlı teşviklere sarılmış bircesedi sürüklüyor ardı sıra.
Kadın bedeninin özellikle sivriltilmiş birkaç detayına indirgenmiş birkişilik sergisine icbar edilmiş, zorlanmış, itilmiş oluyor. Özel birinsan olarak yaratılmış, yüzü özel, duyguları biricik, kalbi bi’tane,varlığı müstesna bir kadını, “her kadın gibi” eyleyen, “herhangi birkadın” gibi “den den”leştiren, sıradan bir serinin modüler parçasıkılan sürecin ucuna yerleşiyor: Kalça hareketleri kadar var olan birkadın. Göğüs dekoltesi kadar öne çıkan bir kadın. Yüzünden çok beldenaşağısı muhatap alınan bir kadın. Kişiliği dişiliğine kilitlenmiş bir kadın.
[COLOR=red]Mağlup, mağdur, mazlum o. Kendi rızasınınşimdi ve burada olması bir şeyi değiştirmiyor. Kendi rızasını iptaleden, kendi iradesini unutturan, utanma duygusunu uykuya yatıran hayliuzunca, karşı konulmaz ve sistemli bir ikna sürecinin kurbanı..
Ara sıra, varlığını hatırlatan o kadınsı irade, o utanç duygusu hiçuzamayacak eteğini refleksif bir hareketle çekiştirtiyorsa da ona;nafile. Bedeni üzerine yapışmış gözleri kabullenen, yaban bakışlarıevcilleştiren bir çaresizlikle oturduğu yerde oturtuyor onu görünmezbir iktidar. Alnına boncuk boncuk dizilmeye hazırlanan utancını müşfikbir el hareketiyle siliveriyor. Bir anda çıplak olarak yakalandığınıhissettiği o nadir şaşkınlık anlarında gözlerini kurnazcakapatıveriyor. Sakinleştiriyor onu, uysallaştırıyor, hırçınlığınıgideriyor.
Kendinden uzağa düşürüyor kadını çıplaklık. “Kendine özel”, “sahici” ve “sahih” bakışlar arıyor boşuna. Baştanilan edilmiş bir sadakatsizlik vardır çıplak bedende.. “Bakan sadecesen değilsin ki bana!” “Ben bütün bakışlara açı(ğı)m.” “Bunca bakanımvar benim.” “Sen de kim oluyorsun?” Galip gibi duruyor ama mağlup. Zulmediyor görünüyor ama mazlum. Kadir kıymet bilmiyor ama kadir kıymeti de bilinmiyor. Mağdur ediyorken mağdur ediliyor.
“Açık”ta bırakılmış kadın, sırf şehvet üzerinden tanımlanıyor.
“İnsan”da olan ama tümüyle “insan” olmayan bir şehvet üzerindedikelmeye zorlanıyor. Böylece, “dişi” yanı “kişi” yanına galipgetiriliyor. Olan “kişi”ye oluyor. Önce ve hep “insan” olan kadın,bedeninin kıvrımlarına sürgün ediliyor, teninin sığlıklarında hapistutuluyor. Kadın ruhu, kadın bedeninin altında eziliyor.
Örtünmek, kişiliğini dişiliğinin üstünekoymaktır. Kendini sonsuza saklamaktır. Kadınsı merhameti, kadınsıinceliği, kadınsı zerafeti ipekten tüller ardına saklayıp inci gibibüyütmektir örtünmek. “Tesettürsüzlük nedir?” diyesorsaydınız bana, “Kadının dişiliğini kişiliğinin önüne geçiren herhaldir” derdim... Bir “kişilik tutulması”... Bir “kadınlık eklipsi”...Ay tutulur ya hani dünyanın gölgesi üzerine düştü diye. Dişiliğinkişiliği gölgede bırakıp kadın ruhunu gözden kaçırdığı bir tür eklipshali bu.. Saçları kapatmaktan fazlası: Kadın ruhunun bedenle kapatılması...
ZEYNEPP.